50 Yıllık Bir İkon: R107 Mercedes-Benz SL
Lüks otomobil dendiğinde akla gelen ilk serilerden biridir Mercedes-Benz SL serisi… Bu serinin görkemli geçmişi 1950’li yıllarda otomobil yarışlarının gözdesi…
Devamını Okuİkonik ve artistik duruşu ile en kült otomobiller arasında yer alan Lamborghini Diablo hakkında bilgilere yer veren Caretta oto blog yazısı.
Klasik, gösterişli ve havalı dendiğinde akla ilk gelen markalardan biridir Lamborghini… İtalya’nın Bologna ve Modena arasındaki küçük bir köyünde doğan Lamborghini, 1960’lı yılların otomobil dünyasında en çok ses getiren tasarımlardan oldu. Tasarımsal çizgilerinin ustalığı ile göz doldururken, sınırlı sayıda üretilen modelleriyle çok talep gördü. Ancak 1970’li yıllardaki petrol krizinden olumsuz anlamda etkilenen marka iflas bayraklarını çekti. Önce İsviçre merkezli bir grup tarafından satın alınsa da kaderi 1987’de ünlü otomobil devi Chrysler tarafından satın alındıktan sonra değişecekti. İşte Lamborghini Diablo, bu devir teslim döneminden sonra üretilen, tamamı Chrysler tarafından geliştirilen ilk modeldir.
Arka planda Chrysler gibi bir dev olunca bu hızlı şeytandan beklentiler de fazla oldu. 321 km/ saat’in üzerinde bir azami hızdan bahsettiğimizi hemen belirtelim. Diablo’nun 1971’de üretilen Lamborghini LP500 Countach modelinin devamı olarak planladığına dair kimi dedikodular dolaşsa da aslında Countach Diablo’dan farklıydı. 1985 yılında markanın yönetim kurulu başkanları Patrick ve Jean Claude Mimran, efsanevi tasarımcı Marcello Gandini’yi yeni tasarım için görevlendirdiklerinde; yeni Countach’ın en az 315 km hıza sahip olmasını şart koşmuşlardı.
Ancak yazımızın girişinde belirttiğimiz kriz nedeniyle marka sahip değiştirince, Countach’ın uzantısı olacak Diablo’yu tamamlamak Chrysler’e kısmet oldu. Chrysler yönetim ekibinin de önerileri doğrultusunda Gandini’nin orijinal tasarımı daha az köşeli olacak şekilde revize edildi ve son eklemeler Dodge Viper’ın tasarımcısı Tom Gale tarafından yapıldı. Yeni tasarım beş vitesli manuel şanzıman aracılığıyla arka tekerleklere 492 hp ve 428 lb-ft tork sağlıyordu. Peki ya hız? Elbette, bu konuda da asla hayal kırıklığı yaratmadı. Yeterince uzun bir düzlükte, yeterince cesur bir sürücüyle, Diablo 325 km’lik hıza rahatça ulaşıyordu. Öyle ki, 100 km’ye ulaşması sadece 4,5 saniye sürüyordu. Ford Mustang’in bile rekorunun 6 saniye olduğu bir dönemde, bu kırılması zor ve büyük bir rekordu.
Elbette bu durum satışlara da yansıyacaktı. Bu kadar hızlı ve harika olması, onu, zenginlerin gözdesi haline getirdi. Çok uzun bir süre yüksek satış grafiğine sahip olsa da ilerleyen dönemlerde talepler dramatik düzeyde düşmeye başladığında yardıma koşan yeni bir model olacaktı. Dört tekerlek çekişli yeni Diablo, Diablo VT adını aldı. Bu çok özel çekiş sistemi sayesinde herhangi bir kayma durumu ile karşı karşıya kalındığında ön tekerlekler gücün %40’ını üstlenerek aracı kontrol ediyordu. Yeni bir debriyaj sistemi, genişleyen koltuklar, elektronik amartisörler, hidrolik direksiyon gibi yenilikler de sunuyordu. Ancak güncellenen yakıt sistemine bağlı olarak hızı da artınca aracın ağırlığı da arttı. Bu durum ne otoriteleri ne de modelin potansiyel alıcılarını memnun edecekti. Bu olumsuzluklara ek olarak Avrupa’da satışa sürülen modellerde sabit ve ucuz pleksiglas camların kullanıldığı öğrenilince ortalık fena halde karıştı.
Diablo VT’yi takip eden model Diablo SE30, çok daha farklı bir yüzle karşımıza çıktı. Ön ve arka kaplamalar, arka bagaj kapağı, tamponlar da dahil olmak üzere çarpıcı değişiklikler vardı. En büyük değişiklik ise sonrasında Lambo Thirty olarak da adlandırılacak açık mor metalik renkti. Ard arda gelen memnuniyetsizlikleri kapatmak adına kaçınılmaz olarak 1995 yılında Roadster varyantı ile karşılaştık. Konfigürasyon olarak VT modelini andırsa da çok daha estetikti. Elektronik aksamlı karbon figer targa tavan, 510hp gücü ve daha büyük arka frenler hemen göze çarpıyordu.
Diablo’nun geçmişinin de en az kendisi kadar fırtınalı olduğunu söyleyebiliriz. Markanın bu kadar el değiştirmesinden en çok etkilenen her seferinde Diablo oluyordu. Kimilerine göre bu bir talih, kimilerine göre de talihsizlikti. Nitekim Chrysler’dan markayı satın alan Audi, ilk iş olarak Diablo’nun tasarımda bazı modifikasyonlar yaptı. Farlar sabitlendi. Klasik Diablo taban yapısı kaldırıldı. Yeni direksiyon simidi, gösterge paneli, iç mekan revizyonları ortaya çıktı. Güç de 5,7 litrelik V-12 motorla, 529 hp ve 446 lb-ft’ye yükseldi. Adını da ünlü bir dövüş boğasından alacak, Lamborghini Murcielago olarak tanınacaktı. Yani Diablo olarak değil…
Günümüzün koşullarından o döneme baktığımızda her şeye rağmen 2000 ve 2001 yılları arasında üretilen Diablo VT 6.0 ve VT 6.0 SE modellerinin kendine has ruhları olduğunu düşünebiliriz. VT 6.0 329 km / saat’lik en yüksek hız için 549hp güce sahipti. SE modelleri ise kısa vitesleri, yükseltilmiş döşemeleri, fren kaliperlerine kazılı özel “Lamborghini” yazısı ile heyecan veriyordu.
Bugün yeni sahip Audi, Murcielago modeli ile çok övünse de gözlerimiz 2001 yılında üretimi sona eren Diablo’yu aramaya devam ediyor. Bir kere adı bile daha havalı… Toplamda 2284 adet satılan Diablo’nun tüm sahiplerinin o harika rüyayı, bizim yerimize de yaşadıklarına eminiz. Böylesi bir süper yıldızla hayaller de keyifler de asla bitmez.