Asla Unutulmayacak Bir Efsane: Mercedes-Benz SLR McLaren

Lüks araç kategorisinin unutulmuş bir efsanesi olan Mercedes-Benz SLR McLaren modeline dair detaylı bilgiler içeren blog yazımız yayında.

Array

Mercedes-Benz SLR Mclaren, üretildiği döneme damga vurmuş bir otomobil… Ne o kadar yeni, ne de o kadar eski… Ancak onunla ilk tanıştığımız tarih olan 2002 yılına geri dönüp baktığımızda her şey şimdikinden çok farklıydı. Örneğin Elon Musk sadece PayPal’in genç girişimcisi olarak tanınırdı. Otomotiv dünyasında ise lüks olarak Porsche Carrera GT, Ferrari Enzo, Pagani de Zonda gibi modeller dikkat çekiyordu. Bir de bu modellerin yanında hakkı fena halde yenen Mercedes-Benz SLR McLaren vardı: Mercedes-Benz’in iç yapısındaki bazı tutarsızlıklar, istenen dikkati toplayamamasında pay sahibi idi.

Güçlü Ortaklığın Eseri

SLR, Mercedes-Benz ve McLaren markalarının yaptığı Formula 1 ortaklık programından doğmuştu. Geçmişe saygı duruşunda bulunurken geleceğin dünyasına da yeşil ışık yakıyordu. Öncesinde; McLaren, F1 konseptli üretim yapmama kararından MP4-12C modeli ile vazgeçmişti. Ancak bu model, markanın mühendisi Ron Dennis’den bile tam puan alamamıştı. Ama marka yılmadı ve modeli geliştirdi. Mercedes-Benz 300SLR Uhlenhaut Coupé’den ilham alan bir konsept olan Vision SLR modeli böyle ortaya çıktı. Mercedes-Benz ve McLaren, 1999 Kuzey Amerika Uluslararası Otomobil Fuarı’nda (NAIAS) yeni modelini tanıttı.

Konsept, 5.0 litrelik süper şarjlı bir V-8 ile güçlendirilen karbon fiber kaplı bir donanıma sahipti. Bu model; uzun, alçak, geniş ve devasa büyüklükte tek bir gümüş külçeden yontulmuş gibi görünüyordu. Hız tutkunlarının anında dikkatini çekmeyi başarmıştı. Mercedes, Vision SLR versiyonunun geliştirilmesine yardımcı olması adına Formula 1 ortaklığı bulunan McLaren’dan yardım istedi. Böylece Mercedes-Benz SLR (Sport Licht Rennsport veya Sport Light Racing) McLaren doğdu.

SLR’nin yarış aracından şehir aracı konseptine geçişi için kaportasında değişiklikler yapıldı. Ancak ön-orta motor düzeninin zarif şekline kesinlikle bir müdahalede bulunulmadı. Teknik incelemelerde bulunacak olursak, 617 hp ve 263 kg tork üreten tamamen alüminyum süper şarjlı 5.4 litrelik V-8’i barındıran bu aracın performansı dönemin beklentilerine uygundu. Bu donanımı taşıyan alüminyum, alt çerçeveye bağlanan bir karbon fiber yardımıyla da sağlamlaştırılmıştı. SLR’nin her gövde paneli için karbon fiber büyük titizlikle üretim aşamasına dahil edilmiştir. Ayrıca, Mercedes’in 1,200 derece sıcaklığa kadar solmayan karbon-seramik frenlere sahip ilk seri üretim otomobilidir.

Döneminin En Yüksek Performansı

Mercedes’e göre SLR, tam karbon fiber monokok yani kabuksu özelliğe sahip ilk seri üretim otomobiliydi. Aynı zamanda karbon fiberden yapılmış bir ön kısım yapısına sahip olup bir V-8 motoruna da sahipti. Elbette ki bu titizlik performansa da yansıdı. 0-60 km arasındaki mesafeyi 3,6 saniyede (2006 yılında) arşınlıyordu.

Güçlü V-8 motor ile eşleştirilmiş olan uyumsuz şanzıman, otoritelerin olumsuz bakışlarından kaçamadı. Otomatik olarak beş vitesli bir tork konvertörüne sahip olması en büyük eleştirilerden biriydi. Çift kavrama düzeneği henüz dünya için alışılmış bir gelişme değildi. GT’nin daha önce bahsedilen Porsche Carrera GT’deki gibi akıcı bir manuel şanzıman ve yol tutuşuna sahip olması gerektiği de savunuldu.

Söz konusu modelin ufak ayrıntıları da kendinden bahsettirmeye fazlasıyla yeter. Fren lambaları, sert frenleme için ayrıca düşünülmüştü. Arkadaki sürücüleri korumak adına normal yoğunluğunun iki katı kadar tepkime vermekteydi. Sistemin, kabini olabildiğince konforlu tutmasını sağlamak için ince ayrıntılara dikkat edilmişti. Bu nedenle güneş ışınlarının açısını, parlaklığını ve yoğunluğunu ölçen bir sensörle desteklenmiştir. Sürüş pozisyonunun hem sportif hem de konforlu olmasını da detaylardan biriydi. Otomobile eklenen ve 28 dereceye ayarlanan tek parça karbon fiber koltuklar ile sürüş konforu desteklenmiştir.

Bu modeli günümüz şartlarıyla kıyaslamak ve yargılamak son derece yanlıştır. Zamanında 334 km hıza ulaşabilmesi, o dönemde dünyanın en hızlı seri üretim araçlarından biri olmasına yetiyordu. SLR’nin olumsuz noktalarından biri, inanılmaz bir yol tutuşuna sahip olmasına rağmen sürüşünün kısmen sert olmasıdır. Bunun nedeni, SLR’nin geleneksel yaylar ve amortisörler tarafından donatılmasıdır. Ayarlanabilir amortisör veya havalı süspansiyon üretim aşamasında sürece dahil edilmemiştir. Mevcut geleneksel süspansiyon yapısı havalı süspansiyonlara göre daha basit üretim ve kullanım aşamalarına sahip olabilir. Aynı zamanda yine geleneksel amortisörler de ayarlanabilir modern amortisörlerden daha hafif olabilir. Bu bağlamda belki de Mercedes ve McLaren’in doğru kararı verdiğini söyleyebiliriz.

Mercedes-Benz SLR McLaren: Güzel ve Çekici Tasarım

Altı yıllık üretim süresi boyunca, İngiltere, Woking’deki McLaren Teknoloji Merkezi’nde toplam 2.157 SLR üretildi. Coupe’nin üretimini, 722 Edition Roadster modeli, 722S modelinin dönüştürülebilir muadili olan Sir Stirling Moss modelleri takip etti. Son olarak da SLR Stirling Moss Speedster modeli bu üretim bandının devamını sağladı: 1995 Mille Miglia’nın 300 SLR modelini onurlandırmak için çatısız, ön camsız dizayn edilmişti. Mercedes-Benz SLR McLaren, bugün ise, lüks otomobil tarihinin tozlu raflarında kaybolmuş ve unutulmuş durumda. Oysa ki çekici, fütüristik ve güzel olmayı aynı anda başarabilmişti.

Belki de bunun nedeni, SLR’nin en başından beri birçok otorite tarafından yanlış değerlendirilmesidir. Mercedes ve McLaren, SLR’nin ne olması gerektiği konusunda fikir ayrılıkları yaşadı. Mercedes lüks ve konforlu bir model üretmeyi tercih etmekteydi. McLaren ise hafif ve sportif bir araba üretiminde ısrarcıydı. SLR; Enzo, Carrera GT ve Zonda ile aynı fiyat kategorisinde yer almıştır. 2000 yılında 200.000 sterline satılan SLR için bu gurur verici bir gelişme gibi görünüyordu. Ancak SLR’nin üretim aşamasındaki hedefi ultra-lüks modeller ile aynı kategoride yer almaktı: Ferrari F430, Bentley Continental GT ve Aston Martin DB9 gibi…

Sonuç olarak Mercedes-Benz SLR McLaren, üreticileri tarafından fikir ayrılıkları nedeniyle sona eren bir efsane olarak tarihin tozlu raflarında yerini aldı. Performans bakımından zamanının Bentley ve Aston Martin modellerinin ötesine geçmişti. Sadece lüks bir araç olarak değil de ardında yatan felsefeyle hatırlanması çok daha doğru olacaktır. SLR, hatırlanmaya değer bir model olarak efsanevi lüks otomobil segmentleri arasında sayılacaktır.