Karakteriyle Sürücülerde İz Bırakan Üç Otomobil

Peugeot 205 karakteriyle ve ruhuyla öne çıkan araba modellerinden biri idi. Diğer karakteristik modelleri de incelediğimiz yazımız yayında.

Array

Yolda olmayı seven birçok sürücü, bazı arabaların teknik üstünlüklerinden çok karakterine tutulmuştur. Ardından ne kadar yeni model geçmiş olursa olsun, “o arabanın” onlar için bir ruhu vardır. Ne üstün teknik özellikleri ne de herkesin gözlerini diktiği havalı tasarımları! Bu arabaların bugün bile konuşulmalarının tek nedeni sürücülerine yaşattığı duygulardı.

Bir otomobilin karakterinin ön plana çıkışı, bu hisleri harekete geçirmesiyle doğru orantılıdır. Bir araba modeli size ne kadar verim sağlarsa ve işlevsel olursa, ona o ölçüde bağlanırsınız. Çoğu zaman hafif, kıvrak ve keyifli bir yolculuk vadeden cana yakın birer yol arkadaşı gibidirler.

Belli bir karaktere sahip olan ve taşıdığı ruhu gösteren bu arabalar, memleketlerini de yansıtıyorlardı. Örneğin; bazı İngiliz otomobilleri krom ve ahşabın buluştuğu klas bir görünüme sahiplerdi. İtalyan arabaları yüksek devirliyken karakterli Alman arabaları ise otoyolların efendisiydi. Fransız ruhu ise dengeye ve sürüş esnekliğine odaklıydı. Öyleyse, karakteriyle ve ruhuyla öne çıkan üç araba modelini incelemenin tam zamanı!

Peugeot 205 ile Fransız Karakterine Giriş

Peugeot 205 de bu arabalardan biriydi. Karakterliydi ve kendine özgü bir duruşu vardı. Özellikle de Peugeot 205 GTI modeli sadece 80’li yılların değil; bütün zamanların en iyi hatchback modellerindendi.  Bu sıra dışı otomobil, serideki diğer modellerin tamamının pabucunu dama atar nitelikteydi.

Peugeot 205 serisi daha esnek ve yumuşak süspansiyon eklendiğinde Fransız karakteristik yapısını derinden hissettiriyordu. Bunda elbette ait olduğu coğrafyanın arazi yapısı da etkiliydi. 205 ruhu; güçlü yol tutuşu, mükemmel denge ve yumuşak sürüş demekti. Kimilerine göre ise şık dekorasyon tarzıyla daha az Fransız gözükmesi bile avantajdı.

Peugeot 205 1.4 XS modeli ise Peugeot 205 GTI modeline göre tepki vermede daha naifti. Dar tekerlerle esnek bir sürüş sağlayan bu model, yol tutuşunun azaldığını patinaj riski olmadan belirtiyordu.

Engel Tanımayan Tutku: Alfa Romeo 164 Cloverleaf

Şimdi sıra İtalyan ruhunda! İtalya’nın otomobil endüstrisine en büyük armağanlarından biri şüphesiz ki Alfa Romeo olmalı. Markanın hayranları için simgeleşmiş araçlardan birinin ise 164 Cloverleaf olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kendine özgü bir ruhu olan bu araba, Alfa Romeo V6 motorunun ayarlanmış hâliydi. Daha geniş giriş kısımları ve egzoz manifoldları ile öne çıkıyordu. 200 beygir gücündeki motor ise kromdan üretilmiş emme borularıyla hoş bir imaj çiziyordu.

Peki, sorun neydi? Sorun hızlanmaydı. Alfa Romeo bunun üstesinden gelmek için tork yönlendirmesi üzerine çalışmaya başladı. Otomobil 20 mm daha alçaldı ve motoru yuvaları 0.50 inç kadar düşürüldü. Buna karşın hızlanma performansı beklentiyi tam karşılamasa da yine de heyecan vericiydi. Neden? Çünkü, Alfa Romeo 164 Cloverleaf hislerimizle güzelce oynayabiliyordu ve karakteri buna uygundu. Elektrikli pencereleri ve koltukları ise karakterinin bir başka önemli parçasıydı.

Zamanının Küçük Ferrari’si: Citroen 2CV

Bazı arabaların karakteri az şey alıp çok şey vermeye dayalıdır. Donanım sayısı gelişmişlikle orantılı olmadığından, daha az donanımla daha çok iş yapan otomobiller de vardır. Öyle otomobil modelleri vardır ki farklı açılardan kendilerinden çok daha pahalı araçlarla boy ölçüşebilirler.

Citroën 2CV de karakter olarak bunu başaran bir arabaydı. Yol tutuşu ve ezberbozan gövde dönüşüyle dönemin araba sevdalılarını büyülemişti. 1.0 ve 1.2 litrelik üç silindirli motorları kendilerinden beklenmeyen tahrik performansı nedeniyle “küçük Ferrari” olarak anılıyordu. Direksiyon, sürüş ve motor tepkisinde değerlendirme noktalarını aşmayı başarması onu karakterli bir otomobil yapmaya yetmişti.

Motor gücü, direksiyon deneyimi, şasi vb. yönleri iyi olan bir araba her zaman karakterli sayılmaz. Aynı otomobilin hantal bir vites performansı ve yetersiz bir konforu da olabilir. Hâliyle, sadece olumlu ya da yalnızca olumsuz yönleri bir karakter belirlemez. Bunu belirleyen tek dinamik zamandır.  Yaşlanmasına karşın zayıflıkları göze batmamaya başlayan araba, artık karakterli araba kategorisine girmiş demektir.

Bu noktadan sonra aracın olumlu yönleri için olumsuz yönlerini göz ardı edersiniz. Kısacası; sevdiğiniz gül için dikenine katlanırsınız. Çünkü, karakterli araba ruhu olan arabadır; daha doğrusu zamana meydan okuyan ruh ikizinizdir.